Yaşam Tarzının Sağlığı İyileştirmesi
Fiziksel aktivite; insanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi ve genlerini bir sonraki kuşaklara aktarabilmesinin zorunlu koşulu iken, günümüz teknolojik koşullarına paralel olarak gerek çalışma yaşamı, gerekse ulaşım ve serbest zaman aktivitelerinde, hareketin yeri giderek azalmaya başlamıştır. Bu değişim yaşamımızı bir yandan kolaylaştırırken, bir yandan toplum sağlığını olumsuz yönde etkiler. Alışverişini bile bilgisayar başında sanal marketlerden karşılayan kişilerin oluşturduğu modern toplumlarda, hareketsiz yaşam her yaşta ciddi sağlık sorunlarına yol açar.
Fiziksel aktivite öncelikle kişinin enerji harcamasını artırarak, önemli halk sağlığı sorunu olan obezitenin önlenmesini ve vücut ağırlık kontrolünü sağlar. Düzenli yapılan fiziksel aktiviteler; hipertansiyon ve inme riskini azaltır, kan yağları ve kolesterolünü düzenler, kas kütlesini artırır, kemik yapısını güçlendirerek osteoporoz ve düşmeye bağlı kemik kırıkları riskini azaltır. Artan fiziksel aktivitenin depresyon ve anksiyete ile mücadelede rol oynadığı, kişinin özgüvenini geliştirdiği, psiko sosyal gelişimini de olumlu yönde etkilediği araştırma sonuçları ile kanıtlanmıştır.
Yeterli düzeyde fiziksel aktivite yapmayan kişilerin, haftada 4-5 gün ve günde 30 dakika hafif veya orta şiddette fiziksel aktivite yapanlara göre ölüm riskinin %20-30 daha fazla olduğu yapılan çalışmalarla saptanmıştır. Yetişkinlerin haftada 150 dakika fiziksel aktivite yapmasının; iskemik kalp hastalığı riskini %30, Tip 2 diyabet riskini %27, meme ve kolon kanseri riskini %20-25 civarında azalttığı bulunmuştur. Şekil 1’de düzenli fiziksel aktivite ve/veya egzersizin sağlıklı yaşam sürdürmek için önemli olan sağlık göstergeleri ile ilişkisi gösterilmiştir.
Fiziksek hareketsizlik sadece yetişkinler için değil, çocuk ve gençler için de ciddi sağlık riskleri taşır. Kronik hastalıkların oluşmasında; genetik, çevresel ve biyolojik faktörlerin dışında en önemli etmen, hatalı beslenme ve fiziksel hareketsizliğe bağlı sedanter (hareketsiz) yaşam biçimidir. Günümüzde hareketsiz yaşam biçiminin benimsenmesi nedeniyle ileri yaşlarda görülen kronik hastalıklar, çocukluk döneminde de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren hareketin artırılması ve gün içinde hareketsiz geçen sürenin azaltılmasının yaşam biçimi şekline getirilmesi çok önemlidir. Çocukluk dönemi hastalıklarının yanı sıra bu dönemde temelleri atılan pek çok kronik hastalığın önlenmesi için özellikle okul çağı çocuklarına düzenli fiziksel aktivite ve spor alışkanlığı kazandırılması temel sağlık stratejileri arasında yer almalıdır. Düzenli fiziksel aktiviteler; çocukların bilişsel gelişimine katkı sağlayarak hem okul başarısını olumlu yönde etkiler, hem de sosyal gelişim ve düzenli bir yaşam alışkanlığı kazandırır. Çocuklar arasında fiziksel aktivitenin artması, TV, video izleme, diğer sedanter davranışların azalması ve sağlıklı beslenme ile kardiyometabolik risk faktörlerinin azaldığı bulunmuştur. Spor yapma alışkanlığını küçük yaşta edinen çocukların, büyüdüklerinde aktif yetişkinler olma olasılığı daha yüksektir. Bu durumda çocuklar, ebeveynlerinin karşı karşıya olduğu sorunlara maruz kalmayabilir.
Dünyada ve ülkemizde giderek artan yaşlı nüfusu ve yaşla birlikte artan çeşitli kronik hastalıklar, kişilerin günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilmelerinde ciddi sınırlılıkları da beraberinde getirir. Bu durum yarattığı psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle ileri yaşlarda; bağımsız yaşam sürdürebilme, sağlığın korunması ve geliştirilmesi için küçük yaşlardan itibaren fiziksel aktivite alışkanlığının kazandırılması, sürdürülmesi ve bu konuda bilincin geliştirilmesi gerekir. Batılı yaşam tarzı, genellikle hareketsizliğe dayandığı için giderek görülme oranı artan Alzheimer için de risk oluşturur. “İnsanların evrimi, hareketli bir yaşam tarzı üzerine kurguludur” diye bilinir ve hareketsizlik üzerine kurgulanan modern yaşam tarzı, kişileri pek çok sağlık sorunu ile karşı karşıya getirir. Bu sorunların başında Alzheimer ile sonuçlanan bilişsel çöküntü gelir. Egzersizin beyindeki etkileri konusundaki son gelişmelerden en tartışmalı olanı egzersizin Alzheimer hastalığının ilerleyişini durdurmasıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan son çalışmalarda, tekerlekler üzerinde daha fazla koşturulan ratların beyninde plaka oluşumunun azaldığı ve yavaşladığı izlenmiştir. Bilimsel çalışmaların çoğu aerobik egzersizlerin yararı üzerinde odaklanmıştır. Dikkat çekilen önemli bir konu da, 20’li yaşlara kadar yapılan egzersizlerin yararının 70 yaşına kadar sürmeyeceği, aradaki 50 yıl süresince egzersizi bırakmamak gerektiğinin vurgulanmasıdır.
Fiziksel aktivite, hareket sınırlaması olan kişiler için (engelliler, yaşlılar, kronik ve sistemik hastalıkları olan) sağlığın korunması ve geliştirilmesi yanı sıra hareketsizliğin yol açtığı hastalıkların oluşumunu da önler.
Fiziksel aktivitelerden istenilen yararın sağlanabilmesi için günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi gerekir. Düzenli, belirli bir süre, şiddet ve sıklıkta yaşam boyu sürdürülen fiziksel aktiviteler, kişisel ve toplumsal sağlığı geliştirir.